C.R.A.Z.Y (2005) ve Cafe de Flore (2011) filmleri ile çıkış yakalayan Kanadalı yönetmen Jean – Marc Vallee, dilimize “Sınırsızlar Kulübü” olarak çevrilen bu son filminde filmografisinin en iddialı işlerinden birine imza atıyor. Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmde uyuşturucu bağımlısı, “maço” bir insan olan Ron Woodrof (Matthew McConaughey) AIDS’e yakalandığını ve 30 günlük ömrü kaldığını öğrenir. Amerika’da hastalar üzerinde FDA tarafından yasal olarak onaylı tek ilaç olan AZT’yi almaya başlar fakat git gide ölüme sürüklenmektedir. ABD’de yasal olmayan ilaçları yurt dışından kaçak olarak temin etmeye başlayınca aynı hastalıktan muzdarip insanlara umut kaynağı aşılayarak bir satış ağı oluşturur. Transeksüel bir AIDS hastası olan Rayon (Jared Leto) ile birlikte çıktığı bu yolculukta ilaç firmalarına ve FDA’ya karşı mücadele edeceklerdir. Matthew McConaughey ve Jared Leto’nun güçlü ve bol ödüllü oyunculuklarıyla ön plana çıkan film, klasik biyografik film şablonu ekseninde ilerlemesine rağmen acitasyona son derece müsait bir konuyu doğru şekilde dramatikleştirerek takdiri hak ediyor. “En İyi Film” dahil 6 dalda Oscar’a aday olan film, Altın Küre Ödülleri’nden “En İyi Erkek Oyuncu (Matthew McConaughey) ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Jared Leto) ödülleriyle ayrıldı.
“İnsanlığın aslında göründüğü değil hissedildiği gibi olması gerektiğini” ağır ve üzücü bir konu üzerinden mizah ile yoğrulmuş senaryosu ile birleştirmiş hayli başarılı bir yapım. İnsanların, para ile hastalık arasındaki gitgellerle ağır kapitalizm ve kandırmaca altında nasıl ezildiğini izliyorsunuz. Paranın insanlığı yok edişine ve hastalığın bile nasıl sömürü aracı olduğuna insanlıktan nefret ederek bakıyorsunuz. Aynı oranda önyargıların diğer insanlara bakışımızda bizi nasıl yanıltacağını da görüyorsunuz. Ön yargının nasıl dostuğa dönüşeceğine şahit oluyorsunuz. Oyunculukların tavan yaptığı yapımda senaryo filmi iyice yukarı çekmiş. Mükemmel oyunculuklara hazır olun. Genel olarak insani değerleri ön metninde inceleyen filmin asıl kozları ise oyuncuları Matthew McConaughey ve Jared Leto. Özellikle son The Wolf Of Wall Street’teki kısa rolü gibi imza attığı belki benzer ama başarılı performanslarla dikkatimizi çeken McConaughey bu filmle kariyerinin zirve noktasını ulaşmış. Bence sahneye her çıkışında adeta şov yapan McConaughey, bu senenin tartışmasız en iyi erkek oyuncu performansı, resmen döktüren McConaughey, film son dakikasına kadar karakterin içinde bulunduğu korkunç durumu seyircinin içine işlemesini biliyor. Öte yandan, Jared Leto resmen inanılmaz. Sanırsınız bu rol için doğmuş. Ses tonundan vücut diline kadar kadar karakterini dört dörtlük bir şekilde ekrana taşıyan Leto, “yardımcı oyuncu” kategorisinde harikalar yaratıyor. Ölmek istemediği sahne de filmdeki zirve noktası olsa gerek. Zaten yukarıda da söylediğim gibi filmin en önemli silahı iki oyuncunun harika birleşimi. Mekanlar ve görüntülerde güzel olunca kaliteli bir eser oluşmuş. Mutlaka izleyiniz.