64. Berlin Film Festivali’nde “Altın Ayı” ödülüne layık görülen Çin polisiyesi, yılın en merakla beklenen filmlerindendi. 1999 – 2004 yılları arasında işlenen bir dizi cinayetin peşini süren dedektifle, cinayetlerin sorumlusu olarak şüphelenilen gizemli bir kadının hikâyesi ekseninde dönen film, film-noir ile kara komedi, gerilim ile romantizm arasında gidip geliyor.
2000 sonrasında revaçta olan özgün Uzakdoğu polisiyeleri büyük oranda Memories of Murder (2003), The Chaser (2008) gibi iz bırakan filmlerle Güney Kore’den çıktı. Black Coal, Thin Ice ise Çin yapımı bir film olarak yer yer aynı polisiye şablonunu kullanıp stilizeliğiyle öne çıkmaya çalışsa da (özellikle kuaförde geçen şok edici sahne), Güney Kore sinemasının hikâye anlatmaktaki başarısına ulaşamıyor. Bu noktada Chan-wook Park ve Joon-ho Bong gibi isimlerin türe hâkim yönetmenliğinin eksikliğini hissetmek mümkün. Sinematografi ve kurgu açısından son derece leziz görünen film, özdeşleşme kurmaktan uzak karakterler, hikâyede kasti olarak bırakılan boşluklar, konunun ciddiyetine tezat biçimde sunulan mizahi unsurlar ve muhtemelen çok tartışılacak final sahnesi gibi tercihleri sebebiyle, izleyiciyle arasına mesafe koyuyor. Bu soğukkanlı ve mesafeli yaklaşımı kimileri çok sevecek, kimileri de anlamsız bir çaba olarak görecektir.