Sinemaseverlerin yakından takip ettiği Amerikalı yönetmenlerden olan Noah Baumbach, Greenberg‘te (2010) de değindiği şehirli orta yaşlıların bocalama sorunlarına geri dönüş yapıyor. En son Frances Ha (2013) ile Yeni Dalga’ya öykünen bir biçim tutturarak, 30’lu yaşlarına dayanan bir kadının olgunlaşma sancılarını anlatmıştı. Bu yıl Sundance’te görücüye çıkan Mistress America‘nın (2015) konusu ise Frances Ha ile benzer bir yapıda. Sanırım Baumbach, orta yaş bunalımıyla büyümeyi öğrenme süreci arasında bir süre daha mekik dokuyacak.
While We’re Young‘ın (2014) merkezinde 40’lı yaşlarını yaşamakta olan Josh ile eşi Cornelia var. Josh, bir belgesel yönetmenidir ama elindeki materyalden bir türlü emin olamadığı için 10 senedir ikinci filmini bitirmeyi başaramamıştır. Cornelia ise ünlü bir belgesel yönetmeni olan babasının yanında yapımcılık yapmaktadır. Genelde kendi yaşıtlarıyla sosyalleşen çiftin hayatı, Josh’un dersine gelen genç bir çift ile değişir. Josh gibi belgesel yönetmeni olan Jamie ile eşi Darby 25 yaşındadırlar ve oldukça enerjik bir yaşama sahiptirler.
Josh ile Cornelia’nın tamamen teknolojiye bağımlı ve giderek sıradanlaşan hayatlarına karşılık, Jamie ile Darby çiftinin doğaya, eskiye ve hayatın alternatif taraflarına dönük doludizgin yaşam tarzı bariz bir zıtlık oluşturmaktadır. Bunu fark eden Josh ile Cornelia, yaşıtları yerine giderek Jamie’lerle takılmaya ve bazı alışkanlıklarını da değiştirmeye başlarlar. Ardından da Jamie’nin spontan bir şekilde bulduğu bir belgesel fikri üzerine hep beraber çalışmaya koyulurlar…
Woody Allen’ın çok sevdiği orta-üst tabakaya mensup, pek para derdi olmayan, rahat yaşayan ve biraz da bu yüzden hayatta çoğu şeyi kendine sorun edinen insanları mercek altına alıyor Baumbach. Allen’ın yaklaşık 40 yıldır –Annie Hall‘dan (1977) beri– kafa yorduğu bu konuya yeni bir soluk getirmeyi de başarıyor. Josh-Cornelia ile Jamie-Darby çiftlerini önce yüzeysel yönlerden karşılaştıran Baumbach, filmin ilerleyen dakikalarında daha derinlere iniyor. Bir tarafın sahiciliği ile diğer tarafın politik doğruculuğu arasındaki çelişkiyi yakalaması Baumbach’ın esas başarısı.
Jamie-Darby çiftinin eylemlerini oldukça bilinçli bir şekilde gerçekleştirmelerine karşın bunları o anda bulmuşçasına tavır takınmaları, çevrelerindekileri bu şekilde yanıltmaları ve bu davranışlarından zerre pişmanlık duymamaları filmin yakalamayı başardığı önemli bir damar. Üstelik Jamie’nin bu tutumunu gerçekliğin daha da önem taşıdığı belgeselciliğe aktararak başta Josh olmak üzere, hem kendi seyircisini hem de bizleri manipüle etmesi durumu daha da aşikâr hâle getiriyor. Böylece 21. yüzyıl gençliği hakkında mühim bir noktaya da parmak basan Baumbach; çevre, demokrasi ve ailenin önemi gibi ciddi konularda atıp tutan yeni neslin, aslında bunları sadece kendi menfaatleri için kullanıp tükettiklerini gösteriyor.
Baumbach, böyle taze ve önemli bir bakış açısını ne yazık ki bazı ana akım numaraları ile heba ediyor. (Frances Ha‘daki gibi) Sade bir şekilde anlatılsa daha vurucu olabilecekken bazı basit seçimlerle konusunu da sıradanlaştırıyor. Filmden çıkıp eve dönerken yakındığım tek konu buydu ama filmin tadını azaltması açısından önemli.
Oyuncu kadrosunda Ben Stiller, Naomi Watts, Adam Driver, Amanda Seyfried ve Charles Grodin’i karşılıklı görmek bile göz kamaştırıcı. Haklarını vereyim, hepsi de ellerinden geleni yapıyorlar. Böylelikle Baumbach, ortaya oldukça temiz ve izlemesi keyifli bir iş çıkartıyor. Bu kadar temiz olmamasını yeğlerdim ama yine de ortada kalburüstü bir eser var.