Gaspar Noé, filmlerini “uzaydan bile görebileceğiniz” o farklı yönetmenlerden. Fazlasıyla parlak ve göz alıcı renkler, kameranın uğultulu dönüşleri, ve oldukça tuhaf psikoseksüel temaları şimdiye dek çektiği üç filmin de temel taşlarından; I Stand Alone (1998), Irreversible (2002) ve Enter the Void (2009).
Bu hafta, Cannes seyircisi Noé’nin son filmi, üç boyutlu ve üç saatlik bir cinsel uyanış melodramı olan Love ile tanışacak.
Love’da Gaspar Noé’yi bir kez daha Lost River’da Ryan Gosling’in ekibinde yer alan ve Irreversible’da parmak uçlarında dans eden bir duygu karmaşasıyla seyirciyi şaşırtan görüntü yönetmeni Benoît Debie ile çalışırken göreceğiz.
En sevdiği 10 film listesinin ilk sırasındaki 2001: A Space Odyssey için şunları söylüyor Noe;
“Hayatımda en çok izlediğim film bu. 40 defa ya da daha çok izlemiş olabilirim. 7 yaşındayken Buenos Aires’te bu filmi keşfettiğimde hayatım değişti. Bana sanrılar gösteren ilk deneyimimdi, ayrıca sanatsal açıdan benim için büyük bir mihenk taşı ve annemin nihayet fetüsün ne olduğunu ve dünyaya nasıl geldiğimi açıklamasını sağlayan şeydi. Bu film olmadan asla bir yönetmen olamazdım”.
Bu durum da Noé’nin filmlerinde vazgeçemediği temaların sebebini açıklar nitelikte.
Listenin geri kalanı ise şu şekilde;
2001: A Space Odyssey (1968) Stanley Kubrick
Amour (2012) Michael Haneke
Angst (1983) Gerald Kargl
Un Chien Andalou (1928) Luis Buñuel
Eraserhead (1976) David Lynch
I Am Cuba (1964) Mikhail Kalatozov
King Kong (1933) Merian C. Cooper/Ernest B. Schoedsack
Salo, or The 120 Days of Sodom (1975) Pier Paolo Pasolini
Scorpio Rising (1964) Kenneth Anger
Taxi Driver (1976) Martin Scorsese