Karşımıza en son Yozgat Blues (2013) ile çıkan başarılı yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun’un son filmi Anons’u (2018) Boğaziçi Film Festivali kapsamında izledim.
Yönetmen, bu son filminde hem teknik açıdan hem de duygusal olarak bir önceki filminden çok daha farklı bir arayışa girdiğini hissettiriyor. Anons, her şeyden önce karanlık ve boğuk yapısıyla dikkat çeken bir yapım. Coşkun’un sabit ve hareketsiz kamera kullanım tercihi ve uzun plan çekimleri filme karamsar, gergin ve umutsuz bir atmosfer katıyor. Bütün bunları olumsuz bir anlamda söylemiyorum. Yönetmenin bu bilinçli tercihi (ki Yozgat Blues’un tarzı bambaşkaydı), aslında filmin etkileyiciliğini arttırıyor. Bu bilinçli karanlı, depresif ve mesafeli yaklaşım filmi farklı kılıyor. Dediğim gibi, film aslında mesafeli ve seyircisini içine almayan cinsten. Ama ben bunun da yönetmenin bilinçli bir tercihi olduğunu düşünüyorum; çünkü bu tercih de filmin amacına hizmet ediyor.
Anons, 1963 yılında gerçekleşen darbe girişiminin İstanbul ayağına odaklanıyor. Darbenin başladığını, sokağa çıkma yasağının kapıda olduğunu ve askeriyenin devlet yönetimine el koyduğunu İstanbul Radyosu’ndan duyurmak isteyen askerlerin bir gecesini anlatıyor film.
Yapım, gergin ve ciddi bir üslupla anlatmaya başlasa da hikayeyi, bir yerden sonra yerinde kullanılan mizah unsurlarıyla eksik kalabilecek olan yönlerini de tamamlayıp başarılı bir seyirliğe dönüşüyor.
Dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan Anons, hem Venedik Film Festivali’nden hem de Adana Film Festivali’nden ödüllerle döndü.