Fil'm Hafızası Yazarlarının 2017 Beğenileri

Sinema dünyası için son zamanların en hareketli yılını bitirmiş bulunuyoruz. Taciz skandallarından, sinemada kadın hareketlerine; Altın Portakal karmaşasından, Ulusal Yarışma'ya; Blade Runner 2049 sansür skandalından, mother! ile ikiye bölünen sinemaseverlere, yılın başında neler olduğunu dahi unutmamıza neden olan bir yılı geride bırakıyoruz. Aynı durum yalnızca patlak veren olaylar açısından değil, sinemanın kendisi açısından da geçerli. Yılın ikinci döneminde izlediğimiz muhteşem filmler, ilk döneminde izlediklerimizi unutturmadı değil! Sofia Coppola'dan, Yorgos Lathimos'a; Christopher Nolan'dan, Guillermo Del Toro'ya; Darren Aronofsky'den, Dennis Villeneuve'e sinemaya doyduğumuz, bir daha da böyle dolu zamanları ne zaman bulacağımızı pek bilemediğimiz bir dönem geçirdik. Biz sinemaseverleri heyecanlandıran, âdeta nefes almamızı sağlayan festivallerin, önümüzdeki yıl da bizleri sevindirmeye devam edeceğinden şüphe duymayarak, sizler için geride bıraktığımız yıl boyunca izlediğimiz en iyi filmleri listeledik! 2018'in sinemaseverleri daha çok sevindirmesi dileğiyle... Özlem Yenilmez

Burcu Keskin E zgi Ulukoca Özlem Yenilmez Şura Aydın Rabia Elif Özcan Atakan Özkan Yağmur Karagöz 1- Loveless (Andrey Zvyagintsev): Mutsuzluk nerede başlar? Bireylerin mutsuzluğu mudur toplumu mutsuz kılan ya da tam tersi midir bu durum? Peki, içinde bulunduğumuz post-modern toplum, bir çocuğun sevgi görmemesinin sebebi olabilir mi? Andrey Zvyagintsev, bu soruların cevaplarını aramaya davet ediyor seyircisini. 2- Three Billboards Outside Ebbing, Missouri ( Martin McDonagh) 3- The Killing of a Sacred Deer (Yorgos Lanthimos) 4- Loving Vincent (Dorota Kobiela, Hugh Welchman) 5- Le Redoutable (Michel Hazanavicius) Burcu Keskin 1- Loving Vincent (Dorota Kobiela & Hugh Welchman): İngiltere ve Polonya ortak yapımı film, Vincent Van Gogh'un ölümünden bir yıl sonrasını anlatıyor ve modern sanatın kurucusunun ölümündeki sır perdesini aralamaya çalışıyor. Filmin en büyük özelliği ise 65.000'den fazla karenin yüzün üstünde ressam tarafından yağlı boya ile birer resme dönüştürülmesi. Dünyanın ilk uzun metraj yağlı boya filminde ünlü ressamın tabloları ve onun sitilinde yapılmış yağlı boya eserler yer alıyor. Her karesiyle izleyiciyi büyüleyen filmi, Dorota Kobiela ve Hugh Welchman yazıp yönetiyor. Oyuncu kadrosunda ise Robert Gulaczyk, Douglas Booth, Chris O'Dowd ve Saoirse Ronan bulunuyor. Vincent'la aralarında özel bir dostluk gelişen postacı Joseph Roulin'in eline Vincent'in ölümünden bir yıl sonra, Vincent tarafından kardeşi Theo Van Gogh'a yazılmış bir mektup geçer. Arkadaşının bu son mektubunu Vincent'in çok sevdiği kardeşine ulaştırmayı vicdani bir sorumluluk olarak gören Joseph, bu görevi oğlu Armand'a verir. Armand, mektubu teslim etmek üzere Paris'e gider, ancak kısa süre sonra kardeşinin ölüm acısına dayanamayan Theo'nun da öldüğünü öğrenir. Mektubu aileden birine teslim etmesi gerektiğini düşünen Armand'ın yolu Vincent'in son nefesini verdiği Auvers'e düşer. Burada Vincent'i tanıyanlarla gerçekleştirdiği sohbetler Armand'ın kafasının karışmasına ve Vincent'in aslında intihar etmediğine inanmasına yol açacaktır. 2- Scary Mother (Ana Urushhadze) 3- A Man of Integrity (Mohammad Rasoulof) 4- Star Wars: The Last Jedi (Rian Johnson) 5- Wonder (Stephen Chbosky) Ezgi Ulukoca 1- Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (Martin McDonagh): Bir ekran karşısında yaşanabilecek en özel dakikaları size yaşatan film, izleyiciyi duygu karmaşasına sürüklüyor. Tam sizi ağlatmaya karar vermişken, bir anda vazgeçip güldürüyor. Beyaz perdenin içinden geçip karakterlere sarılma arzusu yaratan Three Billboard Outside Ebbing, Missouri süresi boyunca Frances McDormand ve Sam Rockwell sayesinde şaha kalkıp izleyicinin kalbine doğru koşuyor! 2- The Square (Ruben Östlund) 3- On Body And Soul (Ildiko Enyedi) 4- Daha (Onur Saylak) 5- 120 Battements Par Minute (Robin Campillo) Özlem Yenilmez 1- Koca Dünya (Reha Erdem): Doğanın sesinden can almış, kendini rüyaya uyandıran bir Reha Erdem filmi. İnsanı; ormanla, suyla ve toprakla bitiştiren bir şiir gibi akıyor. Mekân, her karede nefes alıp verirken yaşam da kendini ölümle var ediyor. 2- The Salesman / Satıcı (Asgar Ferhadi) 3- The Square (Rüben Östlund) 4- İşe Yarar Bir Şey (Pelin Esmer) 5- Frantz (François Ozon) Şura Aydın 1- Call Me by Your Name (Luca Guadagnino): André Aciman’ın romanından uyarlanan, ancak gerek oyunculuğu gerekse duyguyu beyazperdeye aktarma biçimiyle oldukça özgün bir okuya sahip olan film, konusu itibariyle de 2017’nin çok ses getiren yapımlarından. İtalya’nın kuzeylerinde geçen öykü rastlantı eseri aynı evde karşılaşan iki genç adamın, birbirine ilk görüşte âşık oluşunu ve sonrasında tamamen değişen hayatlarını anlatır. On yedi yaşındaki Elio (Thimotée Chalamet), yazı ailesiyle geçirmek üzere geldiği villada, dönemlik staj için başvuran Oliver ile tanışır. Bu andan itibaren Elio’nun kimliği, kendini ilk defa adlandıracak, bu ilişki içinde kalbinin sesini bambaşka şekilde duyacaktır. Dünya prömiyerini Sundance Film Festivali’nde gerçekleştiren yapım, Türkiye’de de çeşitli festivallerin konuğu olmuş, çıkış yaptığı ilk yılda A Bigger Splash (2015) , I am Love (2009) gibi duygu ve insan temelli filmleriyle tanıdığımız yönetmen Luca Guadagninu’nun başarısını göstermiştir. Queer temalı filmlerden alışık olduğumuz çekinceli duruşun aksine Call Me by Your Name , tüm sıfatlardan ve cinsiyet ayrımından ari olarak insanın, bir başka insana karşı hissettiği tutkuyu her şeyden üstün tutar. Dile getirilemeyenler, tutuk kalan parçalar olsa da film, havada kalmış pek çok soruya da bir o kadar cesur yanıtlar getirir. Öyle ya da böyle, muhakkak herkesin yüreğine bir noktadan dokunan bu çarpıcı yanıtların ardından akıllarda unutulmayacak şu cümle kalır: “Bir şey hissetmemek için hiçbir şey hissetmemek… Yazık!” İnsan olmayı ve sevmeyi hissetmeye en çok ihtiyacımızın olduğu şu zamanda, Call Me by Your Name , içimizi yeniden ısıtacak sıcacık ve baştan sona aşk dolu bir yapım. 2- Star Wars: The Last Jedi (Rian Johnson) 3- It (Andy Muschietti) 4- Mother! (Darren Aronofsky) 5- The Killing of a Sacret Deer (Yorgos Lanthimos) Rabia Elif Özcan 1- The Killing of a Sacred Deer (2017, Yön: Yorgos Lanthimos) Sinemada izleyiciyi filmin içine sokmadan, aksine onları yabancılaştırarak kendine has uslübuyla realist distopyalar yaratan yönetmen Yorgos Lanthimos, artık bu becerisini Hollywood’da da kanıtladı. Robert Bresson’dan esintiler taşıyan oyuncu kullanımında ustalaşan yönetmenin son filmi The Killing of a Sacred Deer , hem ana hikayeyi etrafında ördüğü mitolojik unsurlarıyla, hem de modern hayata getirdiği eleştirilerle teknik başarılarının yanı sıra senaryosuyla da öne çıkabilen bir film. 2- The Square (2017, Yön: Ruben Östlund) 3- Raw (2016, Julia Ducournau) 4- Baby Driver (2017, Edgar Wright) 5- A Ghost Story (2017, David Lowery) Atakan Özkan 1- Loveless (Andrey Zvyagintsev) Bu yıl Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü kucaklayan ve Rusya’nın Oscar adayı seçilen Loveless birbirlerine karşı artık nefretten başka bir şey hissetmeyen bir çiftin çocuklarının kaybolmasıyla yaşadıklarını konu alıyor. Rus sinemasının en önemli yönetmenlerinden Andrey Zvyagintsev, 5. uzun metrajlı filmi olan Loveless şiddetle ve sevgisizlikle yoğrulmuş, hayalleri kırılınca ağlamayı bile unutmuş bir toplumun portresini çiziyor. 2- The Square (Ruben Östlund) 3- The Killing of a Sacred Deer (Yorgos Lanthimos) 4- 120 Battements Par Minute (Robin Campillo) 5-Three Billboards Outside Ebbing, Missouri ( Martin McDonagh) Yağmur Karagöz

Fil’m Hafızası Yazarlarının 2017 Beğenileri

YazarınDiğer Yazıları

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Editörün Seçtikleri

Welcome Back!

Create New Account!

Retrieve your password