Işıklar sönüp görüntü perdeye yansımaya başladıktan sonra bizler de seyirci koltuklarımızda geriye yaslanıp önümüzdeki görsel şölenin tadını çıkarırız. Ancak izlediklerimiz, tabiri yerindeyse buz dağının yalnızca küçük bir parçası, defalarca sahnelenmiş, aylarca çalışılmış, kesilip biçilmiş, kısaltılıp uzatılmış, renklendirilmiş, filtrelenmiş, kısacası neredeyse baştan yaratılmış onlarca öykünün son ürünüdür. Oyuncuların, setin, kameranın ve oyun metninin yanı sıra izlediğimiz sahnedeki her bir karenin üzerinde sayısız çalışanın eseri bulunmaktadır. Makyajdan kostüm ve set tasarımına, dekor yönetimi ve müziklerden mali destek ve yapım sürecine kadar her film, bu anlamda başlı başına bir şirkettir. Ancak senaryo her ne kadar belli olursa olsun yönetmenin önünde sergilenen oyun, gerçek bir canlandırma olduğu için bir o kadar da doğaçlama gelişen bir süreçtir. Kimi yapımlarda birkaç dakikalık bir sahnenin çekilebilmesi için oyuncular, aylarca süren fiziksel ve psikolojik bir eğitim almak zorunda kalmış, kimi setleriyse dekor malzemelerinin azizliğine uğramış; bazen senaryolar, kamera karşısında baştan yazılmıştır. Dolayısıyla ortaya çıkan ürün kadar, senaryonun ortaya çıkışı dâhil ürünün arkasında yaşananlar, başlı başına birer öyküdür.
Bu ayın özel dosyasında sizler için film setlerinin kapılarına mercek tuttuk ve perdede izlediğimiz oyunların arkasında nasıl öykülerin yaşandığını inceledik. Öykülerini tamamladığınızda pek çok kez izlediğiniz filmlere bile aynı gözle bakmayacaksınız!