İlk olarak Amerika ve Fransa’daki dizi film örnekleriyle dikkat çeken Gangster filmleri, 1920’lerin sonunda Amerikan yaşamında ekonomik bunalıma bağlı olarak ortaya çıkan içki yasağı, beraberinde gelen kaçak içki satışı, kadın, uyuşturucu ve çocuk ticareti, banka soygunu gibi konuları odağına alır. Böylece gangsterlerin, yaşamlarını ve birbirleriyle çatışmalarını tema alan bir film türü olarak karşımıza çıkar. Dönemin izlerini en iyi şekilde anlatan Western’ler, Gangster filmleri ve Kara filmlerde erkeğin sunumu üzerine çekilen filmlerden bir tanesi olarak karşımıza The Sting (1973) çıkar.
1930’lu yılların Chicago’sunda her yerde kol gezen gangsterlerden iki tanesi hikâyenin merkezinde yer alır. Belalılar orijinal adıyla The Sting, arkadaşlarının kumar tutkunu pislik bir gangser tarafından öldürmesiyle intikam planları yapmaya başlayan iki gangsterin maceralarını anlatır. Arkadaşlarının intikamını almak üzere dâhiyane bir plan hazırlamaya karar veren bu iki arkadaş için planı hazırlamak kadar uygulamak da oldukça zorlu ve engellerle mücadele edecekleri bir süreç olacaktır. Bu ikili birlikte acımasız bir mafya adamı olan Doyle Lonnegan’dan arkadaşlarının intikamını alacaklardır. Fakat dolandırılan tek kişi Lonnegan değil aynı zamanda seyirci de olacaktır. Henry ve Jonny karakterlerini ustalıkla yaşatan Robert Redford ve Paul Newman’ın eski dostları için bir araya gelişi, oyun içinde oyun teması, centilmen-hırsız rolleri ve diyalogları ile bu film en az The Godfather serisi kadar unutulmayacak klasikler arasına girer.
Yönetmen koltuğunda oyuncu yönetimi ustası George Roy Hill’in oturduğu ve Holloywood’un adeta o dönem zirvesine çıktığı bu film 30’lu yıllarda yaşanmış David Ward’un orijinal hikâyesinden alıntılanmıştır.
Gösterildiği sene en iyi film ve en iyi yönetmen de dâhil tam 10 dalda Oscar’a aday olan ve 7 Oscar’ı kazanan The Sting, gişede rekorlar kırmış “En İyi Senaryo, En İyi Kurgu” gibi neredeyse tüm önemli Oscar ödüllerini toplamayı başarmıştır. 30’lu yılların Chicago’suna bir yolculuk yapmanızı öneririz.