Jamie Uys’un yerel yayınlamak üzere çektiği “Tanrılar Çıldırmış Olmalı” filmi kısa süre içinde sansasyon yaratmış, Amerika, Japonya ve Avrupa’ya kadar yayılarak gişe rekorları kırmıştır. Yerli karakteri Xi (N!xau) ile onun tuhaf ama doğal mizahı, romantizmin getirdiği sakarlıklar silsilesi ve gerilim ile aksiyonun harmanlandığı film, Kalahari Çölü’nün yakınlarında, vahşi hayvanlar ile iç içe, medeniyetten habersiz yaşayan Xi ve kabilesinin huzurlu yaşamlarını anlatır. Bir gün bir uçaktan atılan Coca-Cola şişesiyle Tanrı’nın kendilerine neden böyle anlamsız bir hediye verdiğini anlamayan kabile daha önce gördükleri hiçbir şeye benzemeyen bu şişenin ne olduğunu konumlandıramazken, sonraları onu günlük işlerinde kullanmayı öğrenir. Başlangıçta oldukça işe yarar bir alet olduğuna karar verilen bu şişe, günden güne kabilenin huzurunu kaçırmaya başlar. Hatta kıskançlık, haset, öfke, nefret ve şiddet duyguları ile tanışmalarına sebep olur. Bu şişenin barışçıl yaşamlarına uğursuzluk getirdiğini düşünen Xi, Tanrı’nın hediyesini tekrar Tanrı’ya iade etmek için dünyanın sonuna doğru yolculuğa çıkar. Fakat bu yolculuk sırasında medeniyet denilen canavarın keskin dişleri ile karşılaşmaktan kendini alıkoyamayacaktır.