– Bayan, sesinizi asla unutmayacağım.
– Ben de yüzünüzü unutmayacağım.
Jose Saramago’nun aynı adlı romanından, izlenesi, başarılı bir edebiyat uyarlaması. Sıradan bir gün içinde, akıp giden zamanda araba kullanan biri ansızın kör olur. Yoldan geçen bir vatandaş tarafından evine götürüldüğünde hala hiç bir şey görememektedir. Öyle bir körlük ki, sanki bütün ışıklar gözüne tutulmakta ve sadece parlaklık var olmaktadır. Eşi tarafından doktora götürülür fakat anormal bir durum bulunamaz. Ertesi günlerde sanki güneş onlarca insanın gözüne dolmuştur, biri hariç. Bu körlüğün ortasında, gören biri değişim yaratabilecek midir? Yönetmen, körlüğün alegorisinden, metin derinliği dışında, seyirciye sanki bir deneyim yaşatmak istemiştir. Aşırı close up’lar ile algıyı değiştirerek, körlük empatisine dair görsel tercihleriyle filmi okumadan ziyade bir deneyim haline getirmiştir. Aslında toplumdaki körlüğün karanlıktan değil aşırı beyazlıktan gelmesi gibi paralellikler kurarak insanların en zayıf oldukları anda bile iktidar kurma hırsını Julianne Moore performansı ile sert ve yer yer simgesel bir anlatım kullanarak anlatan Meirelles, ele aldığı toplum eleştirisini başarıyla taşıyabilen, diğer Hollywood yapımları arasında kendini belli eden bir film ortaya çıkarmıştır.