Bir filmden beklentiniz nedir? Sizi eğlendirmesi mi yoksa derinlemesine düşündürmesi mi? Esasen yedinci sanat olarak kabul gören sinemanın çoğu zaman birinci önceliği, izleyenlerinde farkındalık yaratmaktır. Bu yeri geldiğinde didaktik bir şekilde yeri geldiğinde ise lirik bir duruşla belirebilmektedir.
Pekâlâ, bahsettiğimiz farkındalık bu dosyanın neresinde? Öncelikle şunu belirtmek lazım ki; ataerkil düzenin getirdiği negatif sonuçlar tüm insanoğlu tarafından hissedilmekte. Bu düzen, kadını ikinci plana iten ve erkeğin ondan daha üstün bir canlıymışçasına algılanmasına sebep olmaktadır. Ancak işin özüne döndüğümüzde, cinsel ayrımcılığın içinin ne kadar boş ve çağ dışı bir kavram olduğu gerçeği ile her daim yüzleşmekteyiz. En başta, insanlık var olduğu müddetçe kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu en iyi şekilde idrak edilmelidir.
Evet, özellikle eğitim seviyesinin düşük olduğu ve ataerkil düzenin katı bir şekilde hissedildiği toplumlarda maalesef ki kadın ikinci plana itilmektedir. Bu noktada ise imdadımıza sinema ve onun insanları etkileyebilme potansiyeli yetişmektedir. Sinema, yeri geldiğinde feminen filmleriyle kadının gücünü ve yapabildiklerini ortaya koyduğu gibi yeri geldiğinde de kadın yönetmenler vesilesiyle onlarında en az erkekler kadar destansı işlerin altına imzasını atabileceğini bizlere göstermektedir. Pekâlâ, kadının sinemadaki yerine hep birlikte göz atmaya ne dersiniz? Eşitlik çağrısı yapan duruşu ve ayakları yere sağlam basan bir direnme evresini önümüze getiren filmleri, ekibimiz sizler için derledi. Kadını ve onun devasa gücünü anlatan filmler huzurlarınızda…
(Polat Öziş)