İnsanın doğadan öğrenmesi gereken en önemli şey, doğadaki her izle duygusal ve düşünsel bir bağ kurulabileceğidir. Esas öğrenme serüveni bu ilk adımın ardında yatar aslında. Doğayı ötekileştirmek ve insanî bir iletişimin öznesi olmaktan mahrum etmek, insanı buzdağının üstüyle aldatmaktan öteye gidemez. Bu yüzden Craig Foster suyun üstünde kalan dünyayı bir kenara bırakıp su altındaki bambaşka anlam hazinesine yönelmiştir.
Güney Afrika ormanlarında yaşayan Foster, her gün ısrarla okyanusun aynı noktasına giderek orada tanıştığı bir ahtapotla iletişim kurup kuramayacağını test eder. Bir merakla başlayan bu girişim, Foster’ın da belirttiği gibi hakkında pek geniş bilgiye rastlanmayan ahtapotların hayranlık uyandıracak doğasına kapı aralar. Fakat Foster’ın asıl amacı biyolojik bir inceleme değildir. Bu on yıllık macera boyunca doğanın ve ahtapotların dilini çözmenin peşindedir Foster. Ve hem şaşırtacak hem kimi yerde gözyaşlarıyla ısıtacak inanılmaz bir dostluğun, belki mucizevi bir iletişimin mümkün olduğunu tüm dünyanın gözleri önüne serer.
2020’nin En İyi Belgesel Ödülü’ne sahip olan My Octopus Teacher, nefeslerinizi tutarak izleyeceğiniz, yüreğinize uzanan sekiz kolun bugüne değin en özgün öyküsüdür.
