The Maltese Falcon (1942)
Yönetmenliğini John Huston’ın yaptığı, Dashiell Hammett’in aynı adlı romanından uyarlanan The Maltese Falcon / Malta Şahini (1942) türün ilk örneği olarak kabul edilir. Üç dalda Akademi Ödülleri’ne aday gösterilen film, sinema eleştirmeni Roger Ebert ve Entertainment Weekly’e göre tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilir. Dedektif Samuel Spade (Humphrey Bogart), ortağı Miles Archer ve sekreteri dedektiflik bürosunda her gün sıradan ve bilindik işlerin peşinde koşarken, müşteri olarak gelen Brigid O’Shaughnessy’nin (Mary Astor) hayatlarına girmesi ile her şey değişir. Detektif Sam rolünde yer alan Humphrey Bogart mükemmel oyunculuğuyla kusursuz bir dedektif profili çizerek hafızalara kazınır.
The Woman in the Window (1944)
Geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında sinemayı şekillendiren en önemli yönetmenlerden Fritz Lang imzalı The Woman in the Window, ilk bakışta film noir’ın tüm özelliklerine sahip görünüyor: panjurlar, gölgeler, karmaşık bir suç, bir kadın yüzünden kendini yasaların karşısında bulan bir adam… Ancak yönetmen, bu türdeki bir sonraki filmi Scarlet Street’in (1945) aksine daha aydınlık bir atmosfer, kişisel ikilemi olmayan, sağlıklı bir ana karakter (Edward G. Robinson) ve çok da fatale olmayan bir femme (Joan Bennett) ile türe yepyeni bir soluk getiriyor.