Dheepan
Yönetmen: Jacques Audiard
Senaryo: Jacques Audiard, Thomas Bidegain, Noé Debré
Oyuncular: Jesuthasan Antonythasan, Kalieaswari Srinivasan, Claudine Vinasithamby
Tür: Dram/Suç
Süre: 115 dakika
Ülke: Fransa
Eski bir asker, genç bir kadın ve küçük bir kız çocuğu Sri Lanka’daki iç savaştan kaçmak ve Fransa’ya sığınmak için aile gibi davranmak zorunda kalır. Paris’in dışındaki bir sosyal konut projesi ile evlerine yerleşirler. Birbirini neredeyse hiç tanımayan bu üç insan, anlamadıkları bir dilin konuşulduğu, evlerinden çok uzakta ve hiç bilmedikleri bir ülkede beraber bir hayat kurmaya çalışacaklardır. Sri Lanka iç savaşında Tamil Kaplanları’nın özgürlük hareketinde yer alan Dheepan, savaşın sona ermesiyle kaçmaya karar verir. Yanına, Yalini adında genç bir kadını ve Illayaal adında küçük bir kızı da alan Dheepan sığınmak için Fransa’ya gelir. Sığınma izni alabilmek için aile rolü yapan bu üç insan sürekli oradan oraya taşınarak bir yere tutunmaya çalışır. Sonunda Dheepan’ın şehir dışında kötü ve harap bir sitede güvenlik görevlisi olarak iş bulması ile bir ev sahibi olurlar. Yalini ve Illayaal ile beraber yeni bir hayat ve gerçek bir aile kurmaya çalışan Dheepan ve yeni ailesini, bu sefer de gündelik hayatın şiddeti ve acımasızlığı bekliyordur. Bilmediği bu dünyadaki sert kurallar her şeye rağmen hayata tutunmaya çalışan Dheepan’ın savaştan kalma yaralarını tekrar kanatır. Dheepan, ailesini ve umutlarını korumak için savaşçı içgüdülerine tekrar sarılacaktır.
CAN EVRENKOL’un aynı ismi taşıyan kısa filminden uyarlanan Türkiye’den Toronto film festivalinin gece yarısı çılgınlığı bölümünü seçilen ilk film olan Baskın,klasik türk korku filmlerinin aksine izleyicisine psikanalizden ve freudcu bir tavırla filmin sonunu hazırlıyor.
Film,bir meyhane sahnesiyle başlıyor.Meyhane sahnesi oyuncuları anlamamız ve karakterleri tanımamıza yardımcı olan bir sahne gibi.Film 5 polis in başından geçen esrarengiz bir olayı anlatıyor.
Polislerden biri,bu serüveni kaldıramayacak kadar zayıf karakterli. Arkadaşlarının sohbetinden sıkılan ve zaten görünürdeki bunalımlı halinden dolayı da zayıflığını belli eden karakter koşarak tuvalete giderek kan kusar.Kustuktan sonra gördüğü kurbağa aslında bize filmi yavaş yavaş anlatmaya başlamıştır.Kurbağa Psikanalizde yalnızlık ve terkedilmişlikten kaynaklıyı korkuyu anlatan nesnelerden tekidir.ayrıca yönetmenin kurbağa ögesini bu kadar bastırmasının sebebi seyirciyi buna meraklendırmak olsa gerek.
Polislerden diğeri Yavuz;
Rakı masasında erkekliğini ispat etme adına ,yaşadığı anıları anlatıp bunlardan zevk alan bi karakter.Yaşadığı transeksüel ilişkiyi hem övünerek hemde iğrenç göstererek çevresindekilerin takdirini toplamaya çalışan karakter.Sonrasında çırakla yaşadığı basit bir olayı büyüterek tabiri caizse erkekliğine cila sürmesini istemesi karakterin tek bir olgu üzerinde kendini ispatlamaya çalışması hem güç hemde cinsel başarısını pekiştirmek üzere kurulmuş bi sahne.Nitekim filmin son sahnelerinde hayvansı bi kadınla cinsel ilişkiye zorlanması ‘İnsanın cehennemi kendi içindedir’ sözünü destekler niteliktedir.
Polislerin amir diye adlandırdığı kişi;
Güvensizlik halinde ‘Rozet de bizde silah ta’ diyecek kadar korkaklığını kendisine inandırmamak üzerine kurmuş dünyasında yıkımı yaşıyacak ikinci insan.Karakterlerin ortak özelliği olan azalmış güven duygusunu kurduğu cümlelerle atlatmaya çalışsan karakter.
Başkan;
Neyin yada kimin olduğunu bilmediğimiz başkan Arda’nın ruh ikizi.Arda’nın kurtuluşunun anahtarı olan gizemli bir polis.
Arda;
Hikayenin başrolü.Küçükken annesinin odasından gelen cinsel birleşme sesleriyle uykusundan uyanan,daha sonrada bir yaratığın elinin ona doğru uzandığını görüp korkan Arda,o zaman pek anlam veremesede o elin erkekliğine uzandığını daha sonra anlayacaktır.
CAN EVRENKOL’un vermiş olduğu bir röportaj da ‘Benim sevdiğim şeyler hep freudyen çıkıyor’ dediği yönetmen filmin ilk sahnesi olan,Freud’un da ilk sahne olarak tanımladığı ‘bölük pörçük çarpıtılmış anılar nevrozlarda da belirli bir rol oynayabilir’tanımlamasının filmin her anında gözümüze iliştiriyor yönetmen.
Arda bu olayla bir türlü yüzleşememiş içindeki korkudan hiç bi zman kurtulamamştır.O’na bu korkuyu bırakan ‘BABA’ dan intikamını aldığı zaman içindekileri serbest bırakacak belki de özgür olacaktır.
Benim diğer ilgimi çeken olay polis arabasının suya düştüğü anda karşılaşılan insanların kova içerisinde bulunan kurbağaları ve yanında duran ateş.Psikiyatride,’Kaynayan kurbağa’ diye adlandırılan hikayeye göndermede bulunuyor olmasıydı.Kaynayan kurbağa;Kurbağanın kaynayan suya atıldığında dışarı zıplayacağı,fakat soğuk suya atılıp yavaşca ısıtıldığında ne olduğunu farkedemeyip yavaşça kaynayarak öleceğidir.Polis arabasının olay yerine giderken başlarına gelen olaylar onları iyi şeylerin beklemediği polislerden birinin gittikleri yerle ilgili efsaneleri anlatmasına rağmen hiç bir şey yokmuş gibi yollarına devam etmesi gösterilebilir.
Filmin final kısmı ise;
Karakterlerin yaşamış oldukları hayat ve övündükleri şeylerle ‘Baba’ diye adlandırılan kişi tarafından yüzleştirilmesidir.klasik korku filimlerinde gibi bi kovalama sahnesi olmayışı izleyenleri direk olayın içine çekiyor.
Yakalanan polislerden ilk amir olan öldürülüyor ‘baba’ tarafından.’Biz devletiz lan’ diyeni öldürmek orda devletin olmadığını gösteriyor bize.
Sonra Yavuz,ilk cinsel birleşmesini katırla yaptığını anlattığı ilk sahnelerde filmin son sahnesi arasındaki bağlantıyı da kurmuş oluyodu yönetmen.yavuz gözleri oyularak hayvanımsı bi kadınla cinsel birlikteliğe zorlanıp öldürülüyordu.
Başkanın ölmesi Arda’nın kurtulmasının anahtarıydı.Anahtarı ‘BABA’ ya saplayarak öldürmesi o’nu geçmişin karanlıklarından çıkarıyor,mavi renkte aydınlatılmış(mavi renk kurtuluşu temsil ediyor)merdivenler den huzura doğru kaçıyordu.
Filmin son sahnesi;
Korkuların asla sona ermeyeceği herhangi bir olay ya da aynı olayla tekrar insanın yüzleşebileceğini anlatıyor olabilir.