Diğer birçok sektörde olduğu gibi sinema sektörünün de teknolojinin etkisiyle daha büyük bir piyasa hâline gelmesi beyazperdenin de gösterim sistemlerini değişime uğrattı. Yüksek boyutta ve netlikte görüntü kapasitesine ve gerçeğe en yakın 3 boyutlu sinema teknolojisine sahip bir film gösterim sistemi olan Kanadalı bir firma olan IMAX Corporation tarafından yapılan çalışmalar sayesinde film severlere farklı boyutta film izleme imkânı sunmaktadır. Film izlemek isteyenler için sıra dışı bir deneyim öneren 4D IMAX,aynı zamanda yüksek HD kalitesiyle filmin daha etkileyici şekilde izlenmesini sağlamaktadır. Türkiye genelinde bu deneyimi yaşamak isteyenler için İstanbul, İzmir ve Ankara şehirlerinde sinema salonları bulunuyor. Gelin biz de 2019 yarıyılında yayına girmiş olan ve bilinen sinema gösterimlerini başka bir boyuta taşıyan IMAX formatında seyircileriyle buluşmuş Marvel Studios filmleri vasıtasıyla hafızalarımızı tazeleyelim. Fakat öncesinde 12 Kasım 2018 tarihinde, doksan yaşında hayata veda eden; Fantastic Four, Hulk, Spider Man, Iron Man, X-Men, Thor, Daredevil ve Ant-Man gibi Marvel çizgi roman âleminin en sevilen süper kahramanlarının yaratıcı yazarı, büyük usta Stan Lee’yi (esas adıyla Stanley Martin Lieber) hep beraber anmış olalım.
Bu yıl 21. bölümünde bir kadın süper kahramanla yoluna devam eden Marvel sinematik evreni, başrolünü sektörün aranan oyuncularından Brie Larson’un canlandırdığı ve geçtiğimiz Mart ayının ilk haftası, vizyona IMAX formatında giren Captain Marvel ile seyircilerine ‘merhaba’ diyerek kendini son derece mühim bir yere konumlandırdı. Avengers:Endgame (2019) filminden yaklaşık 1,5 ay önce vizyona girmiş olması öte yandan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne denk gelmesi dikkat çekici hususlar arasında. Yönetmeni Anna Boden’den başlayarak oyuncu kadrosuna değin film ekibinin ağırlıklı olarak kadın olması da filmi rakiplerine göre bir puan öne taşıyor.
90’ların ortasında dünyanın iki farklı uzaylı ırkının galaksi savaşı ortasında kaldığı dönemde karakterin kendi geçmişini ve kim olduğunu keşfederek evrenin en güçlü kahramanlarından birine dönüşme hikâyesini ele alan film, kimi anlarda seyircinin kendisini büyük bir çizgi roman uyarlaması filmden ziyade karakter odaklı bir yapıt izlediğini hissettiriyor. Bunun yanında film teknik anlamda görsel efekt ve sinematografik açıdan gayet başarılı. Filmin müzikleri Pınar Toprak tarafından düzenlenmiş. Ayrıca kurgu içerisinde gençleştirilmiş Samuel L. Jackson’ı Nick Furry ve geçen yıl çıkan Fantastik Canavarlar (2018) serisi ile fantastik sinema dalında popüler bir işte boy gösteren Jude Law’un da Carol karakterinin hocası rolünü üstlendiğini görüyoruz.
Artık merak edilen en önemli konu ise şu: Carel Danvers, diğer adıyla Captan Marvel, ne kadar güçlü bir karakter?
Ardından sinemaseverlerin merakla beklediği Marvel sinematik evreninin en büyük yapımlarından biri olan ve Iron Man (2008) ile başlayıp on bir yıl boyunca süre gelen filmlerle devam eden Avengers: Endgame IMAX formatındaki gösterimi ile geçtiğimiz Nisan ayının son haftası vizyona girmişti. Anthony ve Joe Russo ikilisinin yönettiği filmde büyük savaş –ortaya koyduğu yıkımla hafızalarımıza kazınan Avengers: Infinity War filmini hatırlayacaksınız- sonrası geride kalan kahramanların yeniden bir araya gelip kıyasıya bir mücadeleye girişleri konu alınıyor. Christopher Markus ve Stephen McFeely tarafından yazılan senaryolardaki bütün karakterlerin gelişimlerini tamamladığını gözlemleyebileceğimiz Endgame filmi, bir nevi Marvel dünyasını onore edici bir selam niteliği de taşıyor.
Türkiye’de gösterimde olduğu ilk hafta 1 milyon 318 bin kişi tarafından izlenen ve tüm dünyada 1,6 milyar dolar hasılat elde eden film, 22 filmlik serüven boyunca birbiriyle bağlantılı olay örgüleri ve 60’a yakın unutulmaz karakterin yer aldığı “Sonun Başlangıcı” ile bir çağı bitirip başka bir çağı açmış oldu.
Şimdi ise kafalardaki esas soru şu: Kültleşen kahramanların yerine, karakterleri doldurmaya çalışacak yeni kahramanlar gelecek mi? Gelenler gidenleri aratacak mı?
Son olarak Marvel Comics’in X-Men (2000) karakterlerinden uyarlanan X-Men: Dark Phoenix, X-Men film serisinin on üçüncü ve yeni bir X-Men üçlemesinin başlangıç filmi olarak Simon Kinberg’ün yönetmenliğinde 7 Haziran tarihinde, IMAX formatında izleyicilerle buluştu. Çocukluğundan beri Jean Grey’in yaşadıklarının ve sahip olduğu inanılmaz güçlerin onu her geçen gün bir nevi mahvederek nasıl Dark Phoenix’e dönüştürdüğüne odaklanan filmin başrolünde Game of Thrones dizisindeki Sansa Stark karakteriyle tanınan İngiliz oyuncu Sophie Turner yer alıyor. X-Men ekibinin en güçlü karakterlerinden biri olan Jean Grey’in hikâyesinin bu yılın dört gözle beklenen Avengers:Endgame’in gölgesi altında kalacağına dair söylemlere rağmen çizgi roman tutkunlarının bu filmi de keyif alarak izlediğine eminim. 200 milyon doları aşan yapım bütçesine sahip filmin ilk haftasında 85-90 milyon dolar sınırına büyük zorlukla ulaştığına dair bilgiler yayılsa da filme şans tanımak ve bekleyip görmekte fayda var.
Hollywood’u süper kahraman filmlerinin ayakta tuttuğu gerçeği bir yana, bu yıl da geçen yıllarda olduğu gibi, gişe filmleri yarışında çoğunluğu çizgi roman adaptasyonları mı alacak? Bakalım bu kadar filmden kaçı yapımcılarını sevindirebilecek ve izleyicilere keyifli anlar yaşatabilecek, hep birlikte göreceğiz.
Senem İnan