İstanbul Modern Sinema, seyirciye müziğin sinemayla buluştuğu bir seçki sunuyor.
İstanbul Modern Sinema, Türk Tuborg A.Ş.’nin desteğiyle hayata geçirdiği Aç Sesini adlı film programıyla müzik ve sinemayı bir araya getiriyor. 22 Mayıs – 1 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek bu özel program, izleyicilere farklı bir deneyim sunmayı amaçlıyor.
Kameraların müziğe çevrildiği ve anlatıların müzikle örüldüğü bu seçkide, müzik tarihine yön vermiş ancak gölgede kalmış hikâyeler, gruplar ve müzisyenler yer alıyor. Amerikan indie rock grubu Pavement üzerine çekilen yaratıcı belgesel Pavements, Keith Jarrett’ın en çok satan solo albümü The Köln Concert’ın izini süren Köln 75, İstanbul’un kulüp ve dans müzik tarihine odaklanan Vibe Istanbul, doğaçlama müzikle hayaller arasındaki ilişkiyi keşfeden Sound Dreams of Istanbul ve 1960 yılında Kongo’daki darbeyi caz müziği eşliğinde anlatan, Screen Daily tarafından 2024’ün en iyi filmi seçilen belgesel Bir Darbenin Soundtrack’i bu zengin seçkide izleyicilerle buluşuyor.
Programda Hangi Filmler Var?
Bir Darbenin Soundtrack’i (Soundtrack To A Coup D’Etat)
Oscar adayı bu belgesel, 1960’taki Kongo darbesine ABD’nin kültürel ve politik müdahalesi üzerinden bakıyor. Patrice Lumumba’nın suikastını ve dönemin sömürgeci dinamiklerini arşiv görüntüleri ve caz müziği eşliğinde anlatıyor. Film, Thelonious Monk ve Max Roach gibi müzisyenlerin ABD tarafından “yumuşak güç” aracı olarak farklı ülkelere gönderilmesini, Soğuk Savaş’ın “serin” yüzü olarak ele alıyor. Bir Darbenin Soundtrack’i, Kongo’daki direnişi müzikle buluşturan güçlü bir hafıza çalışması.
Köln 75
Keith Jarrett’ın 1975 Köln Operası’nda verdiği efsanevi solo konserine odaklanan bu film yalnızca bir müzik olayını değil, sahne arkasındaki gerilimleri, tesadüfleri ve coşkuyu da ele alıyor. Mala Emde’nin, Jarrett’a ilham veren genç organizatör rolündeki performansı, bu tarihi olayı bugünden yeniden keşfetmemizi sağlıyor. Berlin Film Festivali’nde prömiyerini yapan Köln 75, müziğin tutkusunu ve gençliğin coşkulu idealizmini kutlayarak tarihin perde arkasını yeniden canlandırıyor.
Mor ve Ötesi: Tamiri Mümkün
Mor ve Ötesi: Tamiri Mümkün, Türkiye rock müziğinin öncü gruplarından Mor ve Ötesi’nin 28 Mayıs 2022’de İnönü Stadyumu’nda verdiği unutulmaz konseri sinematik bir deneyime dönüştüren bir film. 35 bin kişinin katılımıyla gerçekleşen bu tarihi konser sadece bir müzik performansı değil, aynı zamanda kolektif bir hafıza ânı olarak öne çıkıyor. Grup üyelerinin sahne arkası yorumları ve etkileyici görsel kurgusuyla film, izleyiciyi müziğin birleştirici gücüne tanıklık etmeye davet ediyor.
Pavements
1990’ların kült alternatif rock grubu Pavement’ı odağına alan film, belgesel ve kurmaca ögeleri özgün bir yolla birleştiriyor. Hayranları tarafından sahnelenen tiyatro oyunu, grubun hikâyesini sahneden perdeye taşırken arşiv görüntüleri, sahne arkası anekdotlar ve teatral yorumları iç içe geçirerek zaman ve gerçeklik algısını bilinçli biçimde bulanıklaştırıyor. Pavements, sadece bir grup portresi değil, aynı zamanda kolektif hafızaya ve hayranlığın yaratıcı gücüne dair özgün bir keşif sunuyor.
Pink Floyd at Pompeii MCMLXXII
Pink Floyd at Pompeii MCMLXXII, Rock müziğin efsanevi grubu Pink Floyd’un 1971’de seyircisiz olarak Pompeii’nin antik tiyatrosunda verdiği eşsiz performansı belgesel ve deneysel sinemanın sınırlarında dolaşarak yüceltiyor. Yönetmenin kamerası, müziği doğayla, taşla ve sessizlikle buluşturuyor. The Guardian’ın “tarih öncesi taş duvarlar arasında yankılanan ses, zamanla bir sanat formuna dönüşüyor” diye tanımladığı film, grubun yaratıcı sürecine dair kesitlerle zenginleşerek konserden öte sinematik bir deneyime dönüşüyor.
Sadece Birkaç Gün (Quelques Jours Pas Plus)
Sadece Birkaç Gün, müzik eleştirmeni Arthur’un Paris yakınlarındaki bir mülteci kampına gönderilmesiyle başlayan içsel dönüşümünü konu alıyor. Göçmenlerin maruz kaldığı şiddete tanıklık eden Arthur, kendini istemeden bir direnişin yüzü olarak bulurken, insan hakları savunucusu Mathilde ile beklenmedik bir yakınlık kuruyor. Filmin başrolünde, Fransız müziğinin önde gelen isimlerinden Benjamin Biolay yer alıyor. Yönetmenin bu ilk filmi, dayanışma ve medyanın rolüne mizah ve duygu katarak düşündürücü bir anlatı sunuyor.
Sound Dreams Of İstanbul
Çellist, besteci ve emprovizör Anıl Eraslan’dan, bir rüyadan yola çıkan ve İstanbul’daki doğaçlama müzik sahnesine dair bir belgesel. Eraslan’ın müzisyen dostlarıyla birlikte çıktığı bu yolculukta, sesle ilgili rüyalar ve doğaçlama performanslar iç içe geçiyor. Sokaklardan stüdyolara yayılan sesler, şehrin çok katmanlı yapısını ve dönüşen kimliğini ortaya koyuyor. Müzisyenler, ses sanatçıları ve arşiv kayıtları eşliğinde izleyiciyi işitsel bir keşfe çıkaran film, İstanbul’u duyarak anlamaya çalışıyor.
Suprêmes
1990’ların başında, Fransa banliyölerinde gençler polisle çatışırken hip-hop kültürü isyanın en güçlü ifade biçimi haline gelir. JoeyStarr ve Kool Shen, bu atmosferde doğan ve kısa sürede Fransa’nın en büyük rap grubu haline gelen Suprême NTM’nin temellerini atar. Bu biyografik film, grubun 1988’deki kuruluşundan 1992’deki ilk büyük konserine kadar olan dönemi, grubun müziği ve duruşuyla, dönemin toplumsal dinamiklerini ve gençlerin isyanını sahneye taşıyor. Théo Christine ve Sandor Funtek’in performansları, grubun enerjisini ve karizmasını izleyiciye aktarıyor.
Tatlı Günler (Les Demoiselles de Rochefort)
Jacques Demy’nin 1967 yapımı bu klasik müzikalinde, Catherine Deneuve ve Françoise Dorléac’ın canlandırdığı ikiz kız kardeşler, Rochefort kasabasındaki tekdüze hayatlarından sıyrılıp büyük hayallerinin peşinden gitmenin yollarını arar. Bir yandan sanatla uğraşır, diğer yandan aşkı ve özgürlüğü bulmaya çalışırlar. Şehre gelen bir karnaval, gizli âşıklar ve kaçırılmış karşılaşmalar, yollarını beklenmedik şekilde kesiştirir. Michel Legrand’ın caz etkili müzikleri, göz alıcı renk paleti ve dansla iç içe geçmiş sahneleriyle Tatlı Günler, gündelik hayatın sıradanlığına karşı neşeli ama hüzünlü bir düş kurar.
Vibe İstanbul
90’lardan günümüze İstanbul’un gece hayatını ve kulüp kültürünün evrimini takip eden belgesel, elektronik müziğin ritmiyle şekillenen bir şehir portresi sunuyor. İstanbul’un enerjik ve özgür ruhunu görünür kılan film, izleyiciyi kulüplerin derinliklerine ve şehrin titreşen seslerine sürüklüyor. Elektronik müzik sahnesinde Berlin ve Amsterdam’la birlikte anılan İstanbul, 80’lerin sonlarında bir dans destinasyonuna dönüşür. Bu dönüşümün mimarları, sorunlu bir coğrafyada özgürlük, ifade ve hoşgörü kültürünü var etmek için 40 yıldır mücadele vermektedir.
Gösterim Programı
22 Mays Perşembe
13.00Sound Dreams of Istanbul
15.00Mor Ve Ötesi: Tamiri Mümkün
17.00Sadece Birkaç Gün – Just a Couple of Days
19.00Pink Floyd at Pompeii – MCMLXXII
24 Mays Cumartesi
13.00Sadece Birkaç Gün – Just a Couple of Days
15.00 Köln 75
17.00Bir Darbenin Soundtrack’i – Soundtrack to a Coup d’Etat
25 Mayıs Pazar
13.00 Mor Ve Ötesi: Tamiri Mümkün
15.00 Sound Dreams of Istanbul
17.00 Pavements
29 MAYIS PERŞEMBE
13.00 Suprêmes
15.00 Vibe Istanbul
17.00 Tatlı Günler – The Young Girls of Rochefort
31 Mayıs Cumartesi
13.00Vibe Istanbul
15.00Köln 75
17.00Pavements
1 Haziran Pazar
13.00Tatlı Günler – The Young Girls of Rochefort
15.00Suprêmes
17.00Bir Darbenin Soundtrack’i – Soundtrack to a Coup d’Etat
1991 Şubat’ında Ankara’da doğdu. Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü mezunu. Uykusuz gecelerin insanı. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Sanat ve Tasarım yüksek lisansını bitirdi. Hayata kadraj arkasından bakmayı sever. Robert Mapplethorpe ile özel bir bağı var. Çocukluğundan beri filmlere karşı özel bir tutku duyuyor. Şu sıralar part time reklamcı, part time ninja olarak hayatını sürdürüyor.