Philippe Garrel’ın yazdığı ve yönettiği, başrolünde ise oğlu Louis Garrel’ı gördüğümüz Regular Lovers, ’68 dönemi öğrenci hareketleri zamanında Paris’te geçiyor. Bertolucci’nin The Dreamers’ının akabinde gelen ve ona verilen bir cevap olarak nitelenen bu siyah-beyaz filmde ordu hizmetine girmekten kaçan genç şair François’nın hayatından bir döneme tanık oluyoruz. Hareketli bir çatışma ile açılış yapan film, sonrasında bize François ve arkadaşlarının uyuşturucu kullanıp şiir, politika ve devrimi konuştuğu, kısaca “hayalci”liklerini yaşadığı sahneleri gösteriyor. François’nın bu sırada tanıştığı Lilie’ye aşık olması ise filmin nouvelle vogue romantizmini tamamlıyor. Çoğunlukla sessizliğin hüküm sürdüğü, hayalvari sahnelere ve belirsizce gelişen duygulanımlara ev sahipliği yapan, görüntülerindeki kontrast ve estetiği ile hipnoz edici bir etki bırakan bu film, dönemini en yalın ve gerçekçi şekilde anlatan yapımlardan biri sayılıyor.