Dünya sinemasının en çok tartışılan İtalyan yönetmeni Pier Paolo Pasolini, -Hayat Üçlemesi- olarak adlandırdığı “Il Decameron”, “I racconti di Canterbury” ve “Il fiore delle mille e una notte” filmlerinden sonra gerçekleştirmeyi planladığı -Ölüm Üçlemesi-nin ilk filmine imza atmış, fakat 1975 yılında henüz 53 yaşındayken dini ve ideolojik görüşleri nedeniyle korkunç bir şekilde öldürülmüştür. Ülkemizde 1992 ve 2007 yıllarında Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında izleyiciyle buluşma olanağı yakalayan “Salo ya da Sodom’un 120 Günü”, Fransız edebiyatında erotizm ve sadizm içeren yapıtlarıyla tanınan Marquis de Sade’ın 1785 yılında hapishanede yazdığı romanının 1940’lı yıllara uyarlamasıdır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Nazi kontrolündeki Kuzey İtalya kasabası Salo’da geçen hikaye, dört varlıklı faşistin 9 genç kız ve 9 genç erkeği bir şatoda toplayarak 120 gün boyunca gerçekleştirdiği fiziksel, ruhsal ve cinsel işkenceyi şok edici bir üslupla anlatmaktadır. İtalyan Komünist Partisi üyesi Pasolini, Faşizm’i eleştirmek üzere sadizm unsurunu bu denli yoğun kullanarak “Salo”dan sinemasal zevk alınmasını tamamen engellemiş, filme ait tek hoşluk Ennio Morricone’nin yaptığı müzikler olmuştur.