Deniz Berk Sayınhan:
- The Salesman (Asghar Farhadi)
The Salesman, 2016’dan beklediğimiz en heyecan verici armağanlardan biri olmayı, namı masallar ülkesi İran’ı çoktan aşmayı başarmış yönetmeni Asghar Farhadi sayesinde başarıyor. 2011 tarihli A Seperation ile köklü İran sineması geleneği içinde kendine sağlam bir yer kazanmayı başaran Farhadi, La Passé (2013) ile birlikte Avrupa yolculuğuna da korkusuz bir adımla başlamıştı. Üç yıllık aradan sonra gelen, henüz hakkında pek bilgi sahibi olamadığımız The Salesman, yönetmeninin devamlı yükselen çizgisini takip eden bizleri de hâliyle sabırsızlandırıyor.
- Neruda (Pablo Larrain)
Geçtiğimiz yılı The Club (2015) filmiyle sarsan Pablo Larrain, hiç ara vermeden yeni yılda da merakla gün saymamızı sağlayacak bir film ile karşımıza çıkıyor. Politik görüşünü filmlerinde bariz biçimde yansıtırken sinemayı asla bir propaganda aracı olarak kullanmayan Larrain, 1988 yılında diktatör Pinochet’ye karşı örgütlenen bir kampanyayı aktardığı No’dan (2012) sonra bu kez 1940’lı yıllara gidiyor. Şili’nin Nobel ödüllü komünist şairi Pablo Neruda’nın öyküsünün anlatılacağı Neruda, Gael Garcia Bernal ve Luis Gnecco gibi oyuncuları kadrosunda bulundurmasıyla da ilgi çekiyor.
- True Crimes (Alexandros Avranas)
Yunanistan’ın sıra dışı yönetmeni Yorgos Lanthimos’un izinden giden Alexandros Avranas, yankı uyandıran filmi Miss Violence (2013) ile işi daha rahatsız edici bir boyuta taşımıştı. Avranas, üç yıl sonra doğrudan Hollywood’a adım atıyor ve Jim Carrey, Charlotte Gainsbourg gibi yıldız isimlerle beklentiyi epey yükseltiyor. The Last King of Scotland (2006) ve Mrs. Brown (1977) filmlerinin yazarlarından Jeremy Brock’un senaryosunu yazdığı True Crimes, sadece Hollywood’un yönetmenin tarzına nasıl etkileri olacağını görebilmek adına bile heyecan verici.
- Paterson (Jim Jarmusch)
Efsane yönetmen Jim Jarmusch, New Jersey’de bir otobüs şöförü ile bir şairin hikâyesini anlatırsa, ortaya ilginç ve hatta garip bir film çıkması sanıyorum hiç şaşırtıcı olmaz. Kariyeri boyunca güzelliğini tuhaflığından alan filmler yapmasıyla kendine has bir sinema dili yaratan Jarmusch, Only Lovers Left Alive‘ın (2013) ardından yine tarzını 180 derece çevirmekte beis görmüyor. Ne çekse izletmeyi ve heyecan uyandırmayı başaran yönetmenin yeni filminde başrolü ise Star Wars: The Force Awakens’ın (2015) kötü adamı Adam Driver oynuyor.
- Julieta (Pedro Almodovar)
Sık sık film yapmayı seven ve hayranlarını bu konuda hiç üzmeyen Pedro Almodovar, 2016 için müjdeyi Julieta ile veriyor. Her yeni filminde saygıyla ceketlerimizin önünü ilikleyerek sinema salonuna girdiğimiz Almodovar, çoğunluğunu kadın oyuncuların oluşturduğu kadrosuyla Julieta’da yine romantizmi ve hüznü kendi penceresinden aktarmaya çalışıyor.
Bonus:
- The Commune (Thomas Vinterberg)
- Colossal (Nacho Vigalondo)
- Hail, Caesar! (Joel ve Ethan Coen)
- The BFG (Steven Spielberg)