Bu gün bildiğimiz anlamdaki sinemanın doğuşu 1985’te Fransa’da gerçekleşti. Lumiere kardeşlerin ilk gösterimlerden sonra sinema, Georges Méliès’in, Pathé’nin ve daha birçoklarının Paris yakınlarında kurulan stüdyoları ile kenti adeta sardı. 1936’da ise Cinémathèque Française ile ilk sinefiller, autor yönetmenlik ve yepyeni film kuramları Paris’te ortaya çıktı. Sayısız filmin teması, dekoru ve müziği olmuş Paris ile sinema arasındaki ortak tarih 12 Nisan’da Fransız Enstitüsü’nde masaya yatırılıyor.
Sinema tarihi ve estetiği üzerine birçok makalenin yazarı Giusy Pisano tarafından yürütülecek konferans İstanbul Fransız Kültür Merkezi ve Galatasaray Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenleniyor. “Paris Perdeye Taşınıyor” başlığı altında kent ve sinema arasındaki tarihsel ilişki ile filmlere farklı yüzleri ile yansıyan Paris tartışılacak.
Sinemada ses ve görüntü antropolojisi ile sinema ve tiyatronun sesli boyutu alanlarında çalışmalar yürüten Giusy Pisano, Paris’teki Louis-Lumière Ulusal Yüksek Okulu’nda öğretim görevlisi olarak çalışmaya devam ediyor.