Kariyerindeki üç sinema filmi Zincirbozan, Büyük Oyun ve Kolpaçino olan Atıl İnaç, dördüncü filmi Daire ile oldukça başarılı bir “kaybedenler” hikayesi anlatıyor. Feramus, fakültedeki görevinden ayrılarak bir süre önce kaybettiği babasından kalan arsa işlerini halletmek üzere doğduğu kasabaya döner. Bu süreçte hayatını sürdürmek için çalışmayı düşündüğü yer ise, pistinin kısalığı nedeniyle hava ulaşımına açılamayan, yine de personelinin mesaiye devam ettiği atıl bir havaalanıdır. Betül ise kasabanın tiyatrosunda oyun sahneye koymaktadır. Bir süre sonra belediye, bu tiyatroyu kapatma kararı alır. Hasta kızına bakabilmek için mutlaka çalışması gereken Betül’ün bu küçük kasabada bulabildiği iş ise gassallıktır. Filmimizin üçüncü karakteri ise, yıllardır bu boş havaalanında çalışan ama parasını daha çok kahvehanede yaptığı absürt şovdan kazanan Arif’tir. Hayatın tüm ciddiyetine meydan okuyan Arif, Türk Sineması’nda son yıllarda yazılan ve oynanan en iyi yardımcı karakterlerden biri ve filmin en önemli sürprizi.
“Hayatın tüm ciddiyetine meydan okuyan Arif, Türk Sineması’nda son yıllarda yazılan ve oynanan en iyi yardımcı karakterlerden biri ve filmin en önemli sürprizi.” Bu kadar öznel bir yorumu, filmin konusuna dair yazdığınız bir yazıya nasıl iliştirdiniz?