Ödüllü kısalarıyla bilinen Fransız Céline Devaux, ilk uzun metrajında dram ile komediyi incelikli bir şekilde buluşturuyor. Filmin yönetmeni ve senaristi, aynı zamanda illüstratör olan Devaux, yarattığı evrene çizimleri ve bu çizimlerine verdiği ses ile dâhil oluyor.
Dünyayı kurtarmak ve başta kendisi olmak üzere tüm kadınlara hakkını teslim etmek adına bir projeye girişmiş Jeanne adında bir karakterin önce dibe batışı sonra da iyileşme süreci gelir perdeye. Okyanuslardaki plastik atıkları toplaması için geliştirdiği ve yine atık plastiklerden yapılmış olan dev proje, beklenmeyen sebeplerden ötürü okyanusun dibini boylar. Böylece Jeanne de tıpkı geliştirdiği proje gibi her anlamda dibi bulur. Jeanne hem kariyerini sarsmış hem de altından kalkamayacağı bir borcun altına girmiştir. Bu borçtan kurtulmanın tek yolu Lizbon’daki anne evini satmaktır. Yalnız atlanılan bir şey vardır: Jeanne yakın zamanda kaybettiği annesinin yasını henüz tutmamıştır. Bu nedenle Lizbon’a giden Jeanne’in sancılarına yas süreci de eklenir. Jeanne’i bu derin açmazdan havaalanında karşılaştığı lise arkadaşı Jean, çıkaracak mıdır? Üstelik Jeanne’in yaşadığı tüm olumsuzluklar ve acıların yanında beyninin içinde onu sürekli aşağılayan, hor gören minik baş belaları vardır. Upuzun saçlarla örülü bu minik baş belaları, Jeanne’in beyninin içinde hiç durmadan muhakeme yapmaktadırlar.
Lizbon’un harika sokak, cadde ve sahil görüntülerine eşlik eden bu hafif ama aynı zamanda iddia ettiğinden çok daha fazlasını hissettiren filmin, sevimli illüstrasyonları, hayaletleri, hafif kafadan çatlak karakterleri kimi zaman yüzde bir tebessüm kimi zaman da yürekte derin bir sızı bırakmaktadır. Devaux, ilk uzun metrajı ile her ne kadar bir ödül kazanmamış olsa da yolunun açık olduğunu pekâlâ ispat etmiştir.