Bazı filmleri seversiniz, bazılarını hem sever hem de tavsiye edersiniz ve bazı filmleri de sevdikten sonra mümkünse herkesin izlemesini istersiniz. İşte Cashback (2006) benim için bu üçüncü kategoride yer alan filmlerden. Filmin başındaki ayrılık sahnesi ise “Daha iyisini görmedim.” dedirten cinsten.
İngiliz yönetmen Sean Ellis’in yazıp yönettiği Cashback, 2.5 yıllık sevgilisi Suzy’den ayrılınca uyuyamadığı saatleri bir süpermarkette çalışarak değerlendiren Ben Wilis’i odağına alıyor. Kısa filminin başarısı üzerine uzun metrajı çekilen filmin başrollerinde Sean Biggerstaff, Michelle Ryan ve Emilia Fox yer alıyor.
Film, seyirciye başlangıcından son sahnesine kadar başrolüne biçtiği sanatçı kimliğinin hakkını veren bir estetik dünya sunar. Seyirciyi, resim yapabilmek için zamanı durduran baş karakterimiz Ben’in dünyasına dalmaya daha ilk saniyelerde hazırlayan filmde, söz konusu bu ilk sahne de -bana kalırsa- filmin en vurucu sahnesidir.
Daha detaylı anlatmak gerekirse; önce kapkara bir anla baş başayızdır. “İnsanın kafatasını parçalamak için 225 kilo gerekiyor ama duygular çok daha kırılgandır.” diyen bir erkek sesi duyarız. Norma Operası’ndan Casta Diva tam da bu replikten sonra yükselir ve merakımızı artırır. Akabinde ağır çekimde bağıran bir kız belirir beyazperdede. Ben, seyirciye açıklamaya koyulur; “Bu ilk gerçek kız arkadaşım Suzy. Gözümün önünde ayrılığımız gerçekleşiyor” Ben’in araba kazasına benzettiği bu ayrılığın ardından kendisine dönen kamera tepkisiz ve üzgün bir çocukla bizi baş başa bırakır.
Ben, bu ayrılığın ardından normal hayatına dönmekte zorlanınca, çareyi çalışmakta bulur ve yaralarını zaman içinde, seyirci önünde sarar. Tıpkı ayrılığını da seyirci önünde yaşadığı gibi. Yani Ellis’in yarattığı dünyada Ben ile empati kurmamak neredeyse imkansızdır.
Sunduğu estetik ve empatik dünyanın yanı sıra, güzel replikleriyle de hatırlanan filmden öne çıkan birkaç repliği de aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
“Kötü haber; zaman uçar. İyi haber ise; pilot sensin.”
“İki saniyelik hikâyenin yanlış saniyesine şahit olmuştu.”
“Hızlandırabilirsin, yavaşlatabilirsin ama zamanı geri alamazsın. Ne gördüğünü düşündüm. Ne görmediğini düşündüm. Ne söyleyebileceğimi düşündüm, daha çok düşündükçe öfkesini yenecek bir kelime olmadığını anladım. Burada geri alınamayacak bir şey için ne kadar daha bekleyebilirdim?”
Söz konusu sahneyi izlemek için: