Artun Bötke’nin seçimleri:
- The Lobster (Yön: Yorgos Lanthimos, 2015)
Neden İzlenmeli? İlk uzun metrajı Dogtooth‘un (2009) tadı hâlâ damağımızda olan Lanthimos’un yeni çalışması, Cannes’da da olumlu tepkiler alınca beklentiler bir anda çoğaldı. Filmin İngilizce olmasının getirdiği ünlüler kadrosu ve egzantrik konusu da cabası.
- Ex Machina (Yön: Alex Garland, 2015)
Neden İzlenmeli? İngiliz Sineması’nın kendisini kanıtlamış senaristlerinden olan Alex Garland ilk yönetmenlik denemesinde, insanın Tanrıcılık oynaması gibi eski bir konuyu oldukça şık bir üslupla ele alıyor. Ortaya sadece kalburüstü bir bilim-kurgu değil, yılın en iyi filmlerinden biri de çıkıyor.
- El Club (The Club, Yön: Pablo Larrain, 2015)
Neden İzlenmeli? Pinochet Üçlemesi ile tüm dünyaya adını duyuran Şilili yönetmen Pablo Larrain, ilk defa festivalde izleyeceğimiz El Club ile Berlin Film Festivali’nden Gümüş Ayı ile döndü. Üçlemenin son filmi olan No (2012) ile Oscar adayı da olan Larrain, bu sefer Şili’deki bir sahil kasabasında kilisenin karıştığı bir rezaleti ve bunun ortaya çıkmasından sonra yaşananları anlatıyor. Konusu daha çok üçlemenin ilk iki filmi Tony Manero (2008) ile Post Mortem’i (2010) andıran film, ağır politik dramları sevenlere hitap edeceğe benziyor.
- Mistress America (Yön: Noah Baumbach, 2015)
Neden İzlenmeli? Bahardaki İstanbul Film Festivali’nde izlediğimiz While We’re Young (2015) ile ana akıma yakın bir dram-komedi çeken Baumbach, tekrardan Frances Ha (2012) tarzına dönüyor. Senaryosunu yine Greta Gerwig ile yazdığı filmde, bu sefer bir üniversite öğrencisinin olgunlaşma ve hayatı anlama çabalarını izleyeceğiz.
- Nahid (Yön: Ida Panahandeh, 2015)
Neden İzlenmeli? İnsanlık durumlarının sinematografik yansımaları konusundaki becerisini artık tüm dünyaya kanıtlayan İran Sineması’nın yeni örnekleri her sinemaseverin takibinde. Cannes’da gösterilen Nahid, yönetmeninin kadın olmasıyla ve konusunu da bir kadın üzerine kurmasıyla ilgiyi hak ediyor.