Charlie ağır ve zor bir yaşamda kendisiyle mücadele eden morbid obezite hastası bir adamdır. O aynı zamanda kızıyla çaresizce de olsa sabırla yeniden ilişki kurmaya çabalayan bir babadır. Dış görüntüsünü, bozuk bir bilgisayar kamerasının ardında saklayarak ders anlatan bir edebiyat öğretmeni olarak hayatını kazanmaktadır. Yalnız başına yaşadığı evde hayatının son günlerini geçirmekte olduğunu filmin henüz ilk sahnelerinden anlarız. Evi, Charlie’nin hep merkezinde olduğu bir tiyatro sahnesi gibidir: Hayatına anlam katmış ve hâlâ hayatta olan figürler, bu sahneye sırayla girip çıkarken yaşanan yüzleşme ve hesaplaşmalar, adeta bir veda geçidi sunar. Müthiş bir acının ve izolasyonun içinde boğulmadan yaşamda kalabilmeyi o güne dek başarmış olsa bile Charlie, artık vaktinin kalmadığını bilerek, dünyayla olan tek iyi bağına -kızı Ellie’ye- tutunmaya ve onun iyi olacağından emin olmaya kararlıdır.
Brendan Fraser’ın Charlie rolündeki etkileyici performansı ile 95. Akademi Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nün sahibi olduğu The Whale (2022), neredeyse her türden karmaşık duyguların ustalıkla işlendiği psikolojik dram türünde bir film olmakla kalmaz. Tüm bu tanımlaması ve anlamlandırması zor hisleri izleyicinin kucağına bırakırken, hepimizi obezite, ruh sağlığı ve yeme bozukluğu gibi hakkında konuşulması güç olabilen konulara farklı pencerelerden bakmaya davet eder.